Boğaziçi Avukatlar Derneği - Uluslararası Anayasa Konferansı Sunumu
Hepinize merhaba. Öncelikle Boğaziçi Avukatlar Derneği’ne beni derneğine davet ettiği için çok teşekkür ediyorum. Ben şöyle bir geçmişe dönmek istiyorum birkaç dakika. Yıl 1994-95 gibi Gaziantep’te Anayasa açık oturumu düzenledim ve yönettim. O zaman 1982 Anayasası’nı yapan hocamız Orhan Aldıkaçtı bir tarafımdaydı. Diğer tarafımda da Prof. Dr. Bülent Tanöl vardı. Ve Prof. Zafer Gönen. O zaman doçentti kendisi. Bir tarafta 82 Anayasasını yapan bir tarafta da karşısında farklı görüşleri olan iki tane değerli hocam vardı.
O gün Gaziantep’te tiyatro salonundaydı toplantı. Böyle bir büyük konferans salonumuz yoktu. Ama tıklım tıklım doluydu. Kenar mahallelerden kadınlar gelmişti. Bunu niçin söylüyorum. Gerçekten talepler çok fazla. O günlerden bugünlere geldik. Anayasa’da önemli değişiklikler oldu. Tabii ki istediklerimiz tamamıyla gerçekleşmedi ve taleplerimiz var. Birazdan ben size onlardan bahsedeceğim. Ama 2001 yılı gibi kadın örgütleri olarak çok ciddi bir çalışma içerisine girdik Anayasa ile ilgili. 2007’de de aşağı yukarı kendimize göre bir çalışma yaptık tamamladık. Bunları da o zaman açıkladık. Ben şöyle genel bir değerlendirme yapmak istiyorum. 2006-2007 yılı BM Kalkınma Programı Dünya İnsani Gelişme Raporu kişi başına gayrisafi hasıla sıralamasında dünyada 17. Sırada bulunan Türkiye’nin İnsani Gelişme Endeksi sıralamasında 84. Sıraya düştüğünü ortaya çıkardı. Düşünün başlıca nedeni bunun bu düşüşün fiili, toplumsal cinsiyet eşitliğini gösteren endekste 111. Sırada olmamızdı. Yani fiili toplumsal cinsiyet eşitliği endeksimiz çok düşmüştü. Fazla söze gerek yok. Sonuçlar ortada. Anayasa ve yasa önünde kadın erkek eşittir demek, kadınlar Anayasa ve yasalarla zorunlu kılınan özel önlemlerle desteklenmediği taktirde sonuç ortada. Değişen bir şey yok. Ancak güçlendirildikçe sonuçlarda eşitlik sağlanabiliyor. Kadın hareketi olarak birçok farklı yöntemle geçmişte yasa yapım süreçlerinde aktif olarak katıldık. 4320 sayılı Ailenin Korunmasına dair Yasa, Medeni Yasa, Ceza Yasası, Burhan hocam burada, kendisinin başını çok ağrıttık, çok taleplerle gittik. Anayasa’nın 10. Maddesi gibi birçok önemli yasanın çıkarılması, değiştirilmesi ve uygulanması için bir arada çalıştık. Daha eşitlikçi ve daha demokratik yasaların çıkmasında önemli etkilerimiz oldu. Yerel düzeyde 50’den fazla ilde kadın koalisyonu ismiyle örgütlendik. Avrupa kadın lobisine Türkiye henüz AB’ye aday ülke statüsündeyken biz üye olduk, tam üye olduk. BM Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi ile ilgili gölge raporlar hazırladık. Sivil toplum Yürütme Kurulu aracılığıyla Türkiye adına bu raporlara Kader’de imza koydu. Şimdi Anayasa için çok çeşitli siyasi eğilimler ve 200’den fazla kadın örgütü olarak Anayasa Kadın Platformu’nda bir araya geldik. Bizi bir araya getiren şey erkek egemenliğine dayalı, ortak sorunlarımızın çözümünü ve eşit, özgür, refah içinde güvenli bir ortak gelecek beklentimizi Anayasal garantilere kavuşturmaktı. Anayasa Kadın Platformu olarak Anayasa’nın her şeyden önce bir toplumsal uzlaşma belgesi olduğuna ınanıyoruz. Toplumun yarısını oluşturan kadınların,kendi sözleri ile katılmadığı, taleplerinin dikkate alınmadığı bir Anayasa’da toplumsal bir uzlaşmadan söz edilemeyeceğini düşünüyoruz. Toplumsal uzlaşma sağlamak iyi niyet ve zaman ister. Biz kadınlar iyi niyetli ve sabırlıyız. Herkesten de bunu bekliyoruz. Toplumsal uzlaşma belgesi olması gereken yeni Anayasa’nın kesinlikle aceleye getirilmemesini istiyoruz. Biraz önce yalnız medya derneğinden arkadaşımızın söylediği birkaç şeye parantez açmak istiyorum. Gazeteciler, demokratik olmayan yaklaşımlardan kaynaklanarak, tutuklandığını söyledi kendileri. Ama nedense bu gazeteciler bazı hassas konuları yazdıkları yayınladıkları günün sabahında nedense gözaltına alındılar. Ben bazı dergilerin Beyoğlu’nda satılırken, satan kişilerin bir tanesinin en azından çok iyi biliyorum sakatlandığını, gözaltında sakatlandığını, bir tanesinin de gözaltında cenazesinin çıktığını biliyorum. Başka bir şey söylemek hiç istemiyorum. Biz kadınlar toplumdaki tüm eşitlik, özgürlük, demokrasi ve adalet eksikliklerinin ve sonuçlarının nüfusun yarısını oluşturan kadınların durumunu zorunlu olarak etkilediği gerçeğinden hareketle, yeni Anayasa konusunda yapım sürecinden, Anayasa’nın dayanacağı temel ilke ve değerlere kadar her alanda sözümüzü yalnızca kadınlar için değil, kadın feminist bakış açısıyla tüm toplum ve sistem için söylemeye kararlıyız. Erkek egemen sistemin yarattığı mevcut sorunları çözmekle yetinmeyen, gelecekte çıkacak sorunların çözümü için erkek egemen sistemi değiştirip dönüşmesi için gerekli mekanizmaları kıran, bunları özgürce tartışan, tartışılmasına olanak veren ve çözüm yollarının tıkanmamasını sağlayan bir Anayasa için mücadele edeceğimizi söylemek istiyorum.
Yapılış yöntemleri ile ilgili yeni Anayasa için öncelikle toplumsal meşruiyeti olan, katılımcı, geniş bir tartışma ortamı sağlanması gerekir diye düşünüyoruz. Daha sonra toplumsal farklılıkları da en az siyasi farklılıklar kadar hesaba katan, toplumsal ve siyasi temsil gücü yüksek bir Anayasa meclisinin oluşturulması gerektiğini düşünüyoruz. Anayasa Meclisi parlamento içi ve dışı siyasi partileri ve sivil toplum örgütlerini kapsayacak bir anlayışla oluşturulmalı. Bu mecliste yüzde 50 kadın temsili toplumun her kesiminden kadınlara yer verilerek sağlanmalıdır. Temel ilke ve değerlerimiz açısından, devleti, milleti, aileyi değil bireyi temel alan, devleti bireyin hak ve özgürlüklerini garanti etmek, eşitliğini ve refahını sağlamakla görevlendiren, kadını aileden bağımsız, eşit ve özgür birey olarak gören, hukukun üstünlüğüne dayalı, insan ve kadın haklarına dayalı bir Anayasa istiyoruz. Hiçbir toplumsal grubu inanç, mezhep, dil, kültür, ırk, renk, etnik köken ve sosyal köken, cinsiyet, cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği, felsefi inanç, medeni hal, servet, yaş ve engellilik gibi ve siyasi görüşü dışlamayan, ötekileştirmeyen onlar karşısında eşit mesafede duran bir devlet anlayışına dayanmalı. Doğal ve tercihe dayalı, bireysel, grupsal, kültürel ve siyasi farklılıkları zenginlik olarak kabul eden, saygı duyan, onlara herkese eşit temel haklar ilkesi ile yaklaşan, Anayasal vatandaşlığı temel alan bir Anayasa olmalı. Ayrımcılığı yasaklamalı, farklılıklar arasında mevcut eşitsizlikleri gidermek için pozitif önlemleri zorunlu olarak görmeli. Vatandaşlara ve sivil toplum örgütlerine temsil ettikleri topluluk üyeleri ve toplum kesimi ile ilgili yasa teklifi verme, yasama, yürütme, denetim ve yönetime doğrudan katılma, Anayasa’ya aykırılık başvurusunda bulunma ve davacı, davalı olabilme. Davalara katılma hakkını da içeren taraf ehliyeti yollarının açıldığı bir Anayasa istiyoruz. Siyasi partilere, demokrasi, saydamlık ve tüm karar organlarının oluşumunda cinsiyetler arası eşit temsil ve katılım ilkesine bağlı olma zorunluluğu getiren ve partilerin şiddeti savunmaları ve şiddeti Anayasal düzeni devirme amacıyla bir yöntem olarak kullanmaları, şiddet eylemlerine katılmaları dışında, kapatılmalarına kesinlikle engel olan bir Anayasa istiyoruz. Devletin sivil toplum örgütlerini, çeşitli vergi ve sigorta düzenlemeleri yoluyla da desteklemelerini istiyoruz.Bunu görev olarak belirtilmesini istiyoruz Anayasa’da. Diğerlerine üstünlük iddiası içeren milliyetçiliğe, gücün silahlanmasına dayanan ve erkek egemenliğini yeniden üreten, militarizme prim vermeyen, sınırlayan, insanı yaşama ve doğal güvenliğini temel alan bir anlayışa sahip olmalı. Kapsayıcılıkla, çoğulculukla, bireysel seçme ve karar verme özgürlüğü ile bağdaşmayan, milliyetçiliğe ve militarizme prim veren, zorunlu din ve milli güvenlik derslerine yer vermeyen, demokratik özgürlükçü, başta kadın erkek eşitliği olmak üzere her alanda eşitlikten yana, farklılıklara ve doğaya saygılı bir eğitim sistemini öngören bir Anayasa istiyoruz.Temel hak ve özgürlüklerin sınırlanması açısından baktığımızda, temel hak ve özgürlükleri ırkçılık, ayrımcılık, nefret suçları, yaşam ve doğa haklarını korumak dışında genel ahlak, milli güvenlik, kamu düzeni, genel sağlık gibi soyut ve keyfiliğe açık nedenlerle sınırlamayan, bu hak ve özgürlükleri pazarlık ve referandum konusu yapılmayacağını kabul eden, temel hak ve özgürlükler alanında sadece Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi değil, Avrupa Sosyal şartı, BM Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi ve eki gibi tavsiye kararları Türkiye’nin taraf olduğu tüm ilgili sözleşme, direktif ve anlaşmaların referans alındığı, uluslar arası sözleşme ve belgelerin getirdiğini hak ve özgürlüklere açık bir Anayasa istiyoruz. Vicdani ret hakkını, din ve vicdan özgürlüğünü kapsamına alan, güç yoğunlaşması ve merkezileşmesini hiyerarşiyi azaltan, siyasi, hukuki ve idari yapıya sahip bir Anayasa olmalı. Erkek egemenliğini olduğu kadar herhangi bir toplumsal grubun veya ekonomik, siyasi ve ideolojik görüşün egemenliğine ve vesayetine fırsat vermeyen insanın doğa üzerindeki egemenliği ile mücadele eden, demokratik laik, sosyal, insan haklarına dayanan bir hukuk devleti olan Cumhuriyeti benimsemeli. Seçimle, atamayla gelinen tüm siyasi, idari ve hukuki karar organlarında kadınların eşit temsilini sağlayan, diğer toplumsal grupların nüfusa oran temsiline olanak veren, siyasi, idari ve hukuki yapıya sahip olmalı. Yasama, yürütme ve yargı güçleri arasında dengeyi ve karşılıkla denetimi temsilde adaleti sağlayan, sivil denetime açık, çok partili, demokratik parlamenter rejime dayalı, yargı organları, Sayıştay, Anayasa Mahkemesi, üniversiteler ve diğer özel kuruluşların oluşumunda üyelerini kuvvetler arası denge ve karşılıklı denetim gözeterek, demokratik yollarla ve cinsiyet eşitliği ilkesini gözeterek seçmesinin temel alındığı bir Anayasa istiyoruz. Siyasi ve idari gücün merkezde yoğunlaşmasını, bunun getirdiği hiyerarşik yapıyı sınırlayacak, kadınların ve çoğulcu toplum yapının temsil ve katılımını güçlendirecek, ekolojik dengeyi gözetmeyi kolaylaştıracak. Ademi merkeziyetçi bir siyasi ve idari yapıya olanak sağlayan, doğaya saygılı, adil bir sosyal devlet istiyoruz. Çalışma yaşamını, insan haklarını temel alarak emekçilerden yana düzenleyen özel sektör işyerlerinde ve kamu kurumlarında uygulanan her tür ayrımcılık, cinsel taciz ve mobinge karşı önlemler alan, devletin kadınlara karşı aile içi dahil olmak üzere her türlü şiddeti önlemekle yükümlü kılındığı, kadın ve erkekle arası işbölümü, aile içi işbölümü de dahil olmak üzere eşitlikçi bir yapıya kavuşmasını desteklemekle yükümlü kılındığı bir Anayasa istiyoruz. Vatandaşlık kavramını, sivil ve siyasi vatandaşlığa ek olarak yani çalışma ve sosyal güvenlik hakkına sahip, sosyal vatandaşlık dediğimiz zaman adil çalışma saatleri, ücret kadar ücretsiz sağlanan bakım emeğini de temel alındığı, ekonomik vatandaşlık hakları ve görevleri ile ekolojik vatandaşlığı da içerecek şekilde düzenleyen bir Anayasa istiyoruz. Yani kamu yararının doğanın dengelerini gözeterek yeniden tanımlandığı, doğal dengeyi gözeten adil ve sosyal devlet anlayışı getiren bir Anayasa istiyoruz. Beni dinlediğiniz için, sabrınız için teşekkür ediyorum.
Vildan Yirmibeşoğlu
http://bavder.com.tr/?p=makaleOku&id=93