AF TEKLİFİNİN UYGULANABİLİRLİĞİ ÜZERİNE

AF TEKLİFİNİN UYGULANABİLİRLİĞİ ÜZERİNE

 


"Yasalardandaha çok, daha geniş haksızlığa yol açan ne vardır?"

 Michel de Montaigne


           Bu çalışmada, Milliyetçi Hareket Partisi tarafından24.09.2018 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’ ne sunulan, bir kısımtutuklu ve hükümlülerin tahliye edilmesini öngören yasa tasarısı hakkındauygulamada yaşanacak bir takım aksaklıkları kısaca izah etmeye çalışacağım.

            Teklifin 2. Maddesinin 3. Fıkrasında sanık veyaşüphelinin tutukluluk halinin değerlendirilmesinde 5 yıllık mahsubun, isnatolunan suçun alt sınırından yapılacağı, bu alt sınır hesaplanırken de TCK’ nın61. Maddesinin 5. fıkrasında belirtilen; teşebbüs, iştirak, zincirleme suç,haksız tahrik, yaş küçülüğü, akıl hastalığı ve cezada indirim yapılmasınıgerektiren şahsi sebeplerin de göz önünde bulundurulacağı belirtilmiştir.Düzenlemenin bu fıkrasında, kanun maddesinde olan ancak teklife alınmayan “takdiriindirimin”, yapılacak bu hesaba katılacağının belirtilmediğini öncelikli olaraknot etmek istiyorum.

Teklifin 4/1-a bendi uyarınca yukarıda belirtilen hesabınsoruşturma aşamasında savcının talebi ile sulh ceza hakimliğince; kovuşturmaaşamasında yargılamanın devam ettiği mahkemece yapılıp tutukluluk halinindeğerlendirileceği hükme bağlanmıştır. Bu kısımda söz konusu hesabın nasılyapılabileceği veya yapılamayacağı konusuna değinmek istiyorum.

     Somut olarak açıklamak gerekirse; yasa teklifine göre sulhceza hakimi ya da yargılamayı yürüten mahkeme TCK’ nın 29. Maddesindeki haksıztahrik müesesesinde cezanın dörtte birinden dörtte üçüne kadarının; TCK’ nın 32/2maddesindeki akıl hastalığı durumunda cezanın altıda birden fazla olmamak üzerebir kısmının; TCK’ nın 35/1 maddesindeki teşebbüs fiilinde cezanın dörttebirinden dörtte üçüne kadarının indirilebileceği; 43/1 maddesindeki zincirlemesuç halinde ise cezanın dörtte birinden dörtte üçüne kadarınınarttırılabileceğini düzenlemiştir. İşlendiği iddia olunan bir suçta, haksıztahrik, teşebbüs, akıl hastalığı gibi bir durum söz konusu ise, indirim makasıaçık yargılama yapılmadan, tüm deliller toplanmadan nasıl ayarlanacaktır? Başkabir ihtimalde, soruşturmanın başlangıcında akıl hastalığı iddiası varken budüzenleme uygulanırsa ve ilerleyen süreçte alınan raporlar ile failin aklimelekelerinin sağlam olduğu anlaşılırsa ne olacaktır? Benzer şekilde, herhaksız tahrik iddiasında bulunan kişiye söz konusu indirim uygulanacak mıdır?Uygulanırsa tahrikin yoğunluğu nasıl değerlendirilecek ve indirim oranı nasılhesaplanacaktır? Örneğin haksız tahrik indirimi sulh ceza hakimi tarafındanyapılarak fail tahliye edildiyse ve yargılamayı yapan mahkeme haksız tahrikolduğu noktasında sulh ceza hakimi ile aynı görüşü paylaşmayıp bu indirimiuygulamazsa, sulh ceza hakiminin verdiği kararın bu aşamada bağlayıcı biretkisi olacak mıdır?

     Başka bir olasılıkta, yargılamayı yapan mahkeme dahakesin kararını açılamadan önce olayda teşebbüsün ve haksız tahrikin olduğunubelirtip gereken indirimi yapıp sanığı tahliye ederse, bu durumda hakim ihsas-ıreyde bulunmuş olmayacak mıdır? Başka bir durumda, işlemiş olduğu fiildenpişmanlık duyup, yargı makamlarına son derece saygı gösteren bir fail hakkındamezkur hesap yapılırken takdiri indirimin bu hesaba dahil edilmemesi haksızlıkoluşturmayacak mıdır? Özellikle soruşturma aşamasında, yargılama yapma yetkisiolmayan sulh ceza hakimleri dosyanın esası ile alakalı bir değerlendirmeyinasıl yapabileceklerdir?

  Kanun teklifinde bulunan bir diğer sakıncalı konu isecezaların alt sınırından başlanarak yukarıda belirtilen indirim nedenlerininuygulanacağının belirtilmiş olmasıdır. Örneğin yağma suçundan durumuaçıklayacak olursak, bir kadının yağmalanması ile erkeğin yağmalanması, zorlaalınan bedelin miktarı, eylemin işleniş yeri ve zamanı, suçta kullanılanaletler vb nazara alındığında yargılama sonucunda on yıl da cezaalınabilecektir on beş yıl da… Faillerin olaya göre kişisel durumlarıdeğerlendirilmeksizin, herkes için standart olarak alt sınırdan hesabıbaşlatmak, mağdurlara yapılan büyük bir haksızlık olacaktır. Daha çok zarargören, belki ciddi yaralanmalar ve travmalar yaşayan mağdurlar, bu düzenlemeile neredeyse bu kişilere borçlu durumuna düşürülecektir. Devlet büyükleri,kendilerine yapılan en basit eleştiri ya da kaba söz için dünyayı ayağakaldırırken, bu sözleri sarf eden kişileri adeta doğduklarına pişman ederken;kişilere karşı işlenebilecek en ağır suçlardan sayılan kişiyi hürriyetindenyoksun kılma, yağma, şantaj gibi fiiller hakkında faillerin en lehinedeğerlendirmelerin hesaba katılıp, üstüne üstlük bir de 5 yıllık mahsuptayapılarak bu kişileri adeta zorla salıvermenin ne adalete ne de bu suçlaraduçar olan kişilere hizmet etmeyeceği kesindir.

                                                                                                     

FATMA VİLDAN YİRMİBEŞOĞLU

    [Kod-Menu-List]
  • [Kod-Menu-0-Adi]
      [Kod-Menu-0-Alt]
  • [Kod-Menu-1-Adi]
      [Kod-Menu-1-Alt]
  • [Kod-Menu-2-Adi]
    • [Kod-Menu-List]
  • [Kod-Menu-0-Adi]
      [Kod-Menu-0-Alt]
  • [Kod-Menu-1-Adi]
      [Kod-Menu-1-Alt]
  • [Kod-Menu-2-Adi]
    • Menü
    • [Kod-Menu-List]
  • [Kod-Menu-0-Adi]
  • [Kod-Menu-0-Alt]
  • [Kod-Menu-1-Adi]
  • [Kod-Menu-1-Alt]
  • [Kod-Menu-2-Adi]